Von
Hippel-Lindau (VHL)Hastalığının Kısa Tanıtımı
>> Türkce
dilinde hastalik aciklamasi burda indirile bilir <<
Basım:
Yayımcı: VHL
Hastalığı Aileleri Derneği (Verein VHL (von Hippel-Lindau)
betroffener Familien e.V). (http://www.hippel-lindau.de)
Hazırlayan:
Andreas Beisel
(http://www.andreasbeisel.com)
Meppen Eylül
2016
Önsöz
Sevgili okuyucularımız,
Von Hippel-Lindau hastalığının
kısa tanıtımı kitapcığında her bölümün başlangıcında kısa bir
özet vardır. İlgilenenler, genel bir bakış kazanmak isteyenler
hızla ve kolaylıkla fazla detaylara girmeden, bu yoldan bilgi
edinebilirler. Hastalar için daha geniş hastalık tanımı
kitabına ISBN 978-3839170427 numarası ile ulaşılabilir. Digital
olarak internette http://www.pkb.hippel-lindau.de adresinden
ulaşılabilir.
Gerhard Alsmeier Başkan
İçindekiler
1. Genel bakış
2.
Etkilenen Organlar
2.1 Oküler DeğişikliklerRetina
Anjiomatozis
2.2 Merkezi Sinir Sisteminin
Hemanjiyoblastomları
2.3 Böbrek Karsinomu ve Böbrek
Kistleri
2.4 Feokromositomalar
2.5 Nöroendokrin
Tümörler ve Pankreas Kistleri
2.6 İç Kulak Tümörleri
2.7 Epididimde ve Uterusun Geniş Bağındaki Kistadenomlar
3. Moleküler Genetik Tanı ve Genetik Danışma
4.
VHL Hastalığın Moleküler Temeli
5. Muayeneler
6.
Çocukluk ve Ergenlik Çağında VHL Hastalığı
7. Radyoloji
ve Nükleer Tıp
8. Yazarlar
1. Genel Bakış
Dr. Zschiedrich, Freiburg
Prof. Dr. Dr.
h.c. mult. Neumann, Freiburg (Değiştirilmiş versiyon)
Von Hippel-Lindau (VHL) hastalığı, tesadüfen oluşan ve
mutasyon olarak adlandırılan bir olaydan kaynaklanan, kalıtsal
bir genetik hastalıktır. Hücre içi oksijen dengesindeki genetik
bozukluk, kan damarlarından yoğun, aşırı hücre çoğalmasına yol
açabilir. Bunlar çoğunlukla gözün retinasında anjiyom, beyin ya
da omurilikte, hemanjiyoblastom, iç kulakta endolenfatik kese
tümörü (ELKT), böbrek hücre karsinomu, böbreküstü bezlerinde
feokromositom, pankreasta serös kist adenom/nöroendokrin tümör
veya epididim ya da uterus bağında papiller kist adenom olarak
ortaya çıkar. VHL hastalığında, bu tümörlerin birkaçının bir
arada görülmesi, bir organda tekrarlayıcı ya da çift organlarda
(göz, böbrek, böbreküstü bezler) çift taraflı görülmesi
tipiktir.
Nadir Bir Hastalık Tanıdaki Güçlükler
Yaklaşık 36.000 kişiden biri VHL ye yol açan genetik özelliği
taşır ve etkilenir. Nadir bir hastalık oluşu,klinik bulguların
çeşitliliği ve hastalığın farklı yaşlarda ortaya çıkışı doğru
tanı konulmasını zorlaştırır. Sıklıkla VHL tanısı hastalığın
ilerleyen izlemlerinde konulabilir. Bu nedenle aşağıda en önemli
tanı kriterleri açıklanmıştır.
Ailevi kalıtım,
Cinsiyet ve Yaş VHL hastalığı için aile içerisinde
bir çok vaka olması tipiktir. Bu olgularda otozomal dominant bir
kalıtım görülür ki bu her iki cinsiyet de etkilenebilir ve kuşak
atlamaz demektir. Hastalığı çocuğa kalıtma olasılığı %50dir. Bu
hastalığı kalıtanlar klinik olarak etkilenir fakat klinik
bulgular farklı olabilir. Mutasyon doğumda bile tespit
edilebilir. Tümörler ise yaş ilerledikçe oluşur ve genellikle en
erken 6 yaşından itibaren önem kazanır. Çoğu tümörler 15 ile 35
yaş arasında hastalık belirtilerine (semptom) yol açarlar.
Klinik açıdan kadın ve erkeklerde hastalığın bulguları farklı
değildir. Yaş dağılımı şekil 1 de gösterilmektedir.
Şekil 1:
337 VHL
hastasında göz (retinaanjiomatozis), merkezi sinir sistemi,
böbrek ve böbreküstü bezi (feokromositoma) değişikliklerinin
yaşa göre dağılımı. Eğriler kümülatif bir dağılımı gösterirler.
Böylece belirli yaşlarda hangi olasılıkla, hangi değişikliklerin
ortaya çıkacağı görülebilir.
VHL
hastalığının her ailede bir başlangıcı, yani ailede ilk
hastalanan bir kişi vardır. Sıklıkla bu ilk kişinin kim olduğu
belirlenemez. Bu kişide mutasyon ilk defa oluşmuştur ve bu
mutasyonlara yeni veya spontan mutasyon adı verilir. Bugün
bile yeni mutasyonlar gözlenmektedir. Ne yazık ki bu hastalarda
VHL hastalığı tanısı oldukça geç konulmaktadır. VHL tümörlerinin
ortaya ilk çıkışında incelenerek bu hastalıktan kaynaklanıp
kaynaklanmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
Etkilenen Organların Sıklığı ve Hastalığın Şiddeti
Aileden aileye hatta aynı aile içinde etkilenen organlar ve
ortaya çıkış zamanı önemli farklılıklar gösterebilir.
Tablo 1de etkilenmiş hastalarda organlara göre ortalama sıklık
dağılımı gösterilmektedir.
Tablo 1:
Hastalığın
organlara göre ortaya çıkış sıklık dağılımı. Görülen büyük
farklılıklar, araştırmaların değişik populasyonlarda yapılması
ve hastalığın bireysel özelliklerinden kaynaklanmaktadır. Burada
gösterilen veriler, Danimarkadan VHL koordinasyon grubunun
yayınlanmış çalışmalardan oluşturduğu özetten alınmıştır.
Sıklık dağılımında tümörlerin sayısı, büyüklüğü ve yerleşim
yeri dikkate alınmamıştır. Fakat bu faktörler hastalığın
şiddetini belirler. Bu konuda da büyük bir değişkenlik vardır.
VHL hastalığı zararsız bir değişim olabileceği gibi bütün ara
basamakları ile yaşamı tehdit eden bir hastalık olarak da ortaya
çıkabilir ve tedavi de buna göre düzenlenir. Hastalığın
ağırlığını gösteren ve bütün bulguları içeren bir değerlendirme
ölçeği yoktur ve ne yazık ki ön görü de çok zordur.
Noktasal değerlendirmenin yanı sıra hastalığın dinamik gelişimi
yani tümörlerin büyümesi ve yeni tümörlerin ortaya çıkması ile
hastalığın aktivitesinin değerlendirilmesi de hastalığın
şiddetini belirler. Ne yazık ki bu konuda da tahmin yapmak
zordur. Hastalığın şiddetini gösterecek bir kan testi de yoktur.
VHL Hastalığının Tanı ve Sınıflandırması
(Tipleri) Von Hippel-Lindau hastalığın tanısı klinik
kriterlerle, yani tümörün görüntüsü ve aile bulgularıyla
konulur. Alternatif veya tamamlayıcı olarak, makul bir şüphe
veya ailede VHL hastalığı varlığında moleküler genetik analiz
mümkündür. Günümüzde aşağıdaki birliktelikler minimal kriterler
olarak kabul edilir:
Tanı Kriterleri
1) Bir hastada a. retina anjiyomu veya merkezi sinir
sisteminde hemanjiyoblastom ek olarak b. gözde, merkezi sinir
sisteminde, böbrekte, böbreküstü bezlerinde, pankreasta,
kulakta, epididimde/ uterusun bağlarında tümör varsa. İkinci
bir tümör yerine pankreasta kist de olabilir.
2) İki
akrabadan birinde retina anjiyomu ya da merkezi sinir sisteminde
bir hemanjiyoblastomu varsa ve diğeri 1.2. de belirtilen
kriterlere uyuyorsa.
3) 1.2.deki kriterleri taşıyan bir
hastada VHL mutasyonu varsa.
4) Mutasyonu gösterilmiş VHL
aile üyesi,
Geleneksel olarak VHL hastalığın tipi
Feokromositomanın oluşumuna göre belirlenir. Eskiden
feokromositomların kesin olarak varlığı veya yokluğuna göre
sınıflandırılırken günümüzde baskın şekilde var ve yok olması
önem kazanmıştır.
Tip 1: VHL (ailesi) feokromositomalar
yoktur
Tip 2: VHL (ailesi) feokromositomalar baskındır
Tip 2A: VHL (ailesi) tip 2 gibi, fakat böbrek karsinomu
yoktur
Tip 2B: VHL (ailesi) tip 2 gibi, fakat sıklıkla
böbrek karsinomu bulunması
Tip 2C: VHL (ailesi)
feokromositomalar baskındır fakat geri kalan organlarda bulgu
yoktur
Semptomlar ve Terapi VHL
hastalığı için tipik bir semptom yoktur. Semptomlar daha çok
değişik organlarda ortaya çıkan tekil tümörlerdir.
Tanı
ve tedavi tek tek bileşenlere göre uygulanır. Bütün imkânlar bir
çok uzmanlık alanındaki teknik ilerlemelere göre uygulanır ve
etkilenenler modern tıbbın gelişmelerinden faydalanır. Örneğin,
manyetik rezonans görüntüleme, travmatik olmayan nöroşirürji,
böbreği koruyan karsinom ameliyatı ve endoskopik böbreküstü
bezini koruyan ameliyat gibi.
Sorunların birçoğu henüz
çözülmemiştir. Ortak arzu genetik bozukluğun işlevsel olarak
aydınlatılması ki bu ilaç tedavisine götürebilir; ne yazık ki bu
konuda sorun henüz çözülememiştir. Uzun süreli sağlık
sorunlarının yol açtığı komplikasyonlar ya hastalığın
kendisinden ya da tedavinin sonuçlarından kaynaklanır. Körlük,
felç, nöropatik ağrılar, böbrek veya pankreas tümörlerinin
metastazı tedavinin iyileştirilmesinde ki güçlüklerdir ancak
olağanüstü başarılı bir tedavi şansı vardır. Bu gergin ortamda
korkuları ve istekleri ile hastaların hayatları bulunmaktadır.
Uygun ve uzun süreli bakım için iyi bir disiplinler arası
koordinasyon ve tüm modern tanı ve tedavi yöntemlerinin
uygulanabilir olması gerekir.
2. Etkilenen Organlar
2.1 Gözdeki
değişikliklerRetina- Anjiomatozis
PD Dr. Kreusel, Berlin ve Prof. Dr.
Agostini, Freiburg
Retinaanjiomatozis, kapiller
retina anjiyomu olarak adlandırılan, retinanın damar tümörlerini
ifade eder. Bunlar çoğunlukla ilk klinik belirtilerdir ve VHL
hastaların çoğunda ilerleyen yaşla ortaya çıkar. Kapiller retina
anjiyomları genellikle yavaş büyüdüğünden görmenin bozulması
veya görme alanın küçülmesi gibi semptomlar geç ortaya çıkar. Bu
nedenle erken tanı için düzenli göz kontrolü gerekir ve erken
tanı ile görme yeteneği zarar görmeden tedavi edilebilir.
Retinanın orta ve dış alanındaki küçük tümörler için lazer
tedavisi klasik bir tedavidir. Daha büyük veya komplike
anjiyomlar ya da optik sinir başındaki anjiyomalar için çeşitli
tedavi seçenekleri mevcuttur.
2.2 Merkezi Sinir Sisteminin
Hemanjiyoblastomları
Prof. Dr. Gläsker, Brüksel ve Prof.
Dr. Stummer, Münster
Hemanjiyoblastomlar, iyi
huylu (benign) merkezi sinir sistemi tümörleridir. Çoğunlukla
kafatası boşluğunda (beyincik ve beyin sapı) ve omurilikte
ortaya çıkarlar. Bu tümörler VHL hastalığının en yaygın görülen
tümörleridir. Beyincik tümörlerinde koordinasyon bozukluğu ve
beyin içi basınç semptomları (baş ağrısı, mide bulantısı, kusma,
bilinç kaybı) ön plandadır. Omurilik tümörleri sıklıkla yürüme
bozukluklarına ve ağrılara, daha sonra felç bulguları, barsak ve
idrar kesesi fonksiyon bozukluklarına (inkontinans) neden olur.
Genellikle tümörler kistik oluşumlara ("kabarcık") yol açar.
Güçlü kontrast maddeli manyetik rezonans görüntüleme (MR) ile
tümörler genellikle iyi tanınır. Asemptomatik, boyutu
değişmeyen tümörler her sene kontrol edilmeli, semptomatik veya
büyüyen tümörlerin ise ameliyatla uzaklaştırılması
düşünülmelidir. Beyin içi basınç semptomları ortaya çıkarsa
(yukarıya bakınız) gerektiğinde acil bir ameliyat yapılmalıdır.
Manyetik rezonans görüntülemesi, hastalığın takibi için en uygun
yöntemdir.
2.3
Böbrek Karsinomu ve Böbrek Kistleri
Prof. Dr. Mahnken, Marburg,
PD Dr. Roos, Frankfurt/M ve Prof. Dr. Thüroff, Mainz
VHL hastalarının böbrek bulguları böbrek kistleri ve şeffaf
hücreli böbrek hücre karsinomlarıdır. Cinsiyet farkı olmaksızın
gende mutasyon taşıyanların % 25-45inde böbrek tümörleri
gelişir. Tanı yaşı genellikle 40tır. Çoğu tümör yavaş büyür. En
büyük tümör 4 cm olduğunda, böbreği koruyarak bütün tümörlerin
ameliyatta alınması gerekir. Küçük tümörlerde erken dönemde
girişimsel termoablasyo (radyo frekans-kriyojenik- veya
mikrodalga ablasyo) yöntemleri uygulanabilir. 5 cm den büyük
tümörlerde cerrahi tedavi tercih edilmelidir. Tek böbrekli
olgularda ameliyat öncesi hastalıkları ve ameliyatları tedavi
planında dikkate alınmak zorundadır. Tedavinin amacı böbreklerin
fonksiyon kaybına uğramamasıdır. Sonraki tedavi 12 ay sürer,
genelde MR ile kontrol edilir. İlaç tedavileri sadece metastazı
olan olgular için söz konusudur.
2.4 Feokromositomalar
Prof. Dr. Dr. h.c. mult.
Neumann, Freiburg, PD Dr. Bausch, Freiburg ve Prof. Dr. Dr. h.c.
Walz, Essen
Feokromositomalar, yaklaşık %95i iyi
huylu böbreküstü bezlerinin veya paraganglianın ki bunlar
paragangliom veya ekstra adrenal feositokroma olarak
adlandırılır, tümörleridir ve VHL hastaların %20sinde görülür.
Bunlar tipik olarak baş ağrısı, terleme ve çarpıntı ataklarına
neden olur. Bazı hastalarda ataklarda veya devamlı yüksek
tansiyon görülür. Tanı, laboratuvar testleri ve görüntüleme (MR)
ile konulur. Laboratuvarda katekolaminler veya metanefrinler
(adrenalin ve noradrenalin yani metanefrin ve normetanefrin)
araştırılır. Saptanan tümörlerde ikinci tümörün olup olmadığı
nükleer tıp yöntemi (MIBG sintigrafi ya da PET-DOPA) ile
araştırılır. Böbreküstü bezi feokromositomaları ve
ekstra-adrenal tümörler endoskopik müdahale ile uzaklaştırılır.
Kötü huylu (malign) feokromositomalar çok enderdirler.
2.5 Nöroendokrin Tümörler
ve Pankreas Kistleri
Prof. Dr. Dr. Link, Wiesbaden ve PD
Dr. Fottner, Mainz
Pankreas değişiklikleri VHL
hastalarında çok sık görülür (%77) ve genellikle iyi
huyludurlar. Pankreas kistleri hastaların %70inde görülür ve
ancak semptomlara yol açarsa tedavi edilir. Pankreasın
nöroendokrin neoplazileri (NEN) VHL hastalarının %10unda ortaya
çıkar, bunların da %30unda çoklu olarak görülür. Genel olarak
yıllar içinde bile çok yavaş büyüyen, küçük olduklarında çok
ender olarak komşu organlara yayılan veya metastaz oluşturan
tümörlerdir. Ancak genellikle tüm NENler kötü huylu olabilme
(habis) özelliği taşır, yani habis tümöre dönüşebilirler. Bugüne
kadar ki riski değerlendirmek için en iyi parametre, tümör
büyüklüğü ve büyüme hızıdır. Metastaz riski 3 cmden sonra
arttığından cerrahi yolla tümörler alınır, 2 cm den küçükler ise
kontrol altında tutulmalıdır. Tümörler 2-3 cm ise kişisel duruma
ve ek risk faktörlerine göre, farklı şekilde tedavi seçenekleri
tercih edilebilir (ameliyat ya da görüntüleme). Ameliyat
seçeneğinde mümkün olduğu kadar organları zedelemeden, fakat
gerektiği kadar radikal uygulama gerekir. Tümörün bulunduğu yere
göre çeşitli organ koruyucu cerrahi teknikler vardır. Ameliyatın
uzman merkezlerde yapılması tavsiye edilir, çünkü böylece
yeterli tecrübe birikimi ve güvenilirlik sağlanabilir. Tümörler
nadir olduğu için ve bu konuda karar vermek zor olduğu için, bu
gibi uzmanlaşmış merkezlerde kararlar daha profesyonelce ve aynı
zamanda daha bilimsel ve hastanın bireysel durumu dikkate
alınarak tedavi planlanabilir.
2.6 İç Kulak Tümörleri
Prof. Dr. Bödeker, Stralsund, Dr.
Löffler, Freiburg ve Prof. Dr. Gläsker, Brüssel
Von Hippel-Lindau hastalığında iç kulakta da ingilizcede
Endolymphatic Sac Tumor (ELST) olarak adlandırılan tümörler
oluşabilir. ELST, etkilenen kulakta sağırlığa yol açabilir.
Tedavisi tümörün ameliyatla alınmasıdır.
2.7 Epididim ve Uterusun Geniş
Bağındaki Kist adenomlar
Dr. Leiber, Freiburg ve Prof.
Dr. Gläsker, Brüssel
Epididimdeki kist adenomlar
iyi huylu tümörlerdir ve erkek hastaların yarısında görülür.
Bunlar çok ender semptomlara yol açarlar ve kötü huylu tümörlere
dönüşürler. Genellikle tedavi ve sık kontrol gerektirmez. Her
iki tarafta seminal kanalın kapanmasına yol açan epididimal kist
adenomları ender görülür. Ancak bu durum kısırlığa yol açabilir.
Kadınlarda benzer hastalık uterusun geniş bağındaki kist
adenomlardır.
3.
Moleküler Genetik Tanı ve Genetik Danışma
Prof. Dr. Jochen Decker, Freiburg
DNAdaki değişiklikler, hastalıkla ilişkili ise mutasyon,
hastalıkla bağlantısı veya fonksiyonel etkisi olmayanlar ise
polimorfizm veya normal varyantı olarak adlandırılır. DNA
değişiklikleri çok farklı olabilirler. Bunların hem boyutu hem
de gen içindeki yeri farklı olabilir. Mutasyonun fonksiyonel ve
buna bağlı olarak klinik etkileri, VHL proteininde oluşturduğu
düzensizliklere bağlı olarak farklı olabilir. VHL hastalığının
farklı klinik tiplerinde belli mutasyonlar değişik sıklıklarla
gözlenir. Buna genotip/fenotip korelasyonu adı verilir ve VHL
hastası veya henüz bulguları olmayan olgular için genetik
konsültasyonda çok önemlidir.
Henüz klinik bulguların
gözlenmediği ancak risk taşıyan kişilerde inceleme yapılmasına
prediktif genetik analiz adı verilir. Bu analizler, Almanyada
Genetik tanı kanunu ile korunur. Laboratuar tekniklerindeki
ilerlemeler VHL sendromunun moleküler genetik tanısında önemli
gelişmelere yol açmıştır ve bu sayede bugün VHL hastalarının
%95den fazlasında tanı konulabilmekte veya klinik bulgular
doğrulanabilmektedir.
4. VHL Hastalığının Moleküler Temeli
Prof. Dr. Brauch, Stuttgart ve Prof.
Dr. Decker, Freiburg
3p25.3 de lokalize VHL
geninin 1993 de klonlanmasından sonra VHL geninin moleküler
yapısı, burada oluşan değişimlerin VHL proteinininde yol açtığı
fonksiyonel değişiklikler konusunda bilgimiz artmıştır.
VHL proteinin çeşitli fonksiyonları açıklığa kavuşmuştur. Bugüne
kadar en iyi anlaşılan fonksiyonu, hücre içindeki oksijen
konsantrasyonuna cevap olarak başka genlerin kontroludur. VHL
proteini, multimerik protein adı verilen, farklı bölgelerinin
farklı fonksiyonları olan bir proteinin bir parçasıdır. Bugüne
kadar hastalarda tanımlanmış mutasyonların dağılımı rastgele
değil, tam tersine gendeki her bölgenin farklı fonksiyonlarına
çok uyumludur.
VHL proteini, tümör baskılayıcıdır ve iki
hit modeline uyar. Bu model tümörlerin oluşmasının moleküler
mekanizmasını tarif eder. Bu, aynı genin her iki allelinde
oluşan iki mutasyonun genin fonksiyon kaybına yol açması
mekanizmasıdır. Genellikle, negatif kontrol kaybolur, yani
büyümenin kontrolünün kaybı tümör oluşumuna yol açar.
5. Kontrol Muayeneleri
Dr. Zschiedrich, Freiburg
Değiştirilmiş
versiyonu (ilk yazar: Prof. Dr. Dr. h.c. mult. Neumann,
Freiburg)
VHL hastalarında tamamlanmış ilk klinik
tanı ve kontrol muayeneleri titiz bir şekilde planlanmalıdır.
Standart program bir günde tamamlanmalıdır ve bu program,
koordine eden doktor ile görüşmeyi, karın, baş ve omurga MRı,
göz muayenesi ve gerekli görülen diğer muayeneleri (örneğin KBB
veya ürolojik muayeneyi, plazmada katekolaminlerin tayini gibi)
içerir. Sağlık kontrolü genellikle senelik olarak düzenlenir.
Tablo 2: Örnek sağlık
kontrol programı
6. Çocukluk ve
Ergenlik Çağında VHL Hastalığı
Dr. van Buiren, Freiburg ve Dr.
Zschiedrich, Freiburg
Çocuk veya ergenlerde VHL
hastalığına bağlı farklı tümörler ortaya çıkabilir, retina
anjiom (retina tümörleri), beyincik hemanjiyoblastomları ve
feokromositoma en sık görülenlerdir. Freiburg uluslararası VHL
veri bankası ve Freiburg Çocuk Kliniği deneyimlerine göre
tümörlerin erken tanınarak kısa sürede tedaviye başlanabilmesi
için koruyucu tavsiyeler geliştirilmiştir. Beş yaşından itibaren
senede bir kere genel klinik ve göz muayeneleri, 24 saatlik
idrardan katekolamin belirlenmesi yapılması, on yaşından
itibaren ise baş, omurga ve karının ilk MR kayıtları yapılması
önerilir
7. Radyoloji ve
Nükleer Tıp Dr.
Weber, St. Gallen (Schweiz), PD Dr. Ruf, Freiburg ve Dr. Russe,
Freiburg
Radyoloji ve nükleer tıpta görüntüleme
teknikleri, VHL hastalığının organlarda yol açtığı
değişikliklerin tanısını, bunların takibini ve komşu organların
üzerindeki etkisini kontrol etmek için etkindir. Morfolojiyi
görüntüleyebilmek (konumu, büyüklüğü ve organların veya
tümörlerin kalitesi) için en yaygın olarak kullanılan radyolojik
teknikler manyetik rezonans görüntüleme (MR), bilgisayarlı
tomografi (CT) ve ultrasondur (US). Tamamlayıcı olarak aynı
zamanda nükleer tıp teknikleri de uygulanır. Bunlar pozitron
emisyon tomografisi (PET), tek foton emisyon tomografisi (SPECT)
ve sintigrafidir. Bunlar organların ve tümörlerin fonksiyonunu
gösterir. Daha nadir olarak yoğun kanlanma gösteren tümörlerin
kurutulması için kan damarlarının kateterizasyonu da
(anjiyografi) takip eden ameliyatı kolaylaştırmak amacıyla
uygulanabilir. Nükleer tıbbın bazı yöntemleri feokromositoma ve
adacık hücre tümörlerinin tedavisinde kullanılır.
8. Yazarlar
Prof. Dr.
Hansjürgen Agostini Universitätsklinik Freiburg
Augenklinik, Kilianstraße 5 · 79106 Freiburg Tel.:
0761-2704046 · Fax: 0761-2704174
hansjuergen.agostini@uniklinik-freiburg.de
PD Dr.
Birke Bausch Universitätsklinik Freiburg Klinik
für Innere Medizin II Hugstetter Straße 55 · 79106 Freiburg
Tel.: 0761-27034010 birke.bausch@uniklinik-freiburg.de
Prof. Dr. Carsten Bödeker HELIOS
Hanseklinikum Stralsund GmbH Klinik für
Hals-Nasen-Ohren-Heilkunde, Kopf- und Halschirurgie Große
Parower Straße 47 · 18435 Stralsund Tel.: 03831-352400 · Fax:
03831-352405 carsten-christof.boedeker@helios-kliniken.de
Prof. Dr. Hiltrud Brauch Dr. Margarete
Fischer-Bosch Institut für Klinische Pharmakologie
Auerbachstraße 112 · 70376 Stuttgart, Tel.: 0711-81013705 ·
Fax: 0711-859295 hiltrud.brauch@ikp-stuttgart.de
Prof. Dr. Jochen Decker Praxis Humangenetik
Freiburg Heinrich-von-Stephan-Str. 5, 79100 Freiburg Tel.:
0761-8964540 · Fax: 0761-8964549
JDecker@humangenetik-freiburg.de
Dr. Zoran Erlic
Universitätsspital Zürich Klinik und Poliklinik für Innere
Medizin Rämistrasse 100 · CH-8091 Zürich Tel.: 044-2551111
zoranerlic@yahoo.it
PD. Dr. Christian Fottner
I. Medizinische Klinik und Poliklinik Universitätsmedizin der
Johannes Gutenberg Universität Mainz Langenbeckstr. 1 · 55131
Mainz Tel.: 06131 177260 · Fax: 06131 175608
christian.fottner@unimedizin-mainz.de
Prof. Dr.
Sven Gläsker Kliniekhoofd Neurochirurgie
Universitair Ziekenhuis Brussel Laarbeeklaan 101 · B-1090
Brussel Tel.: 0032-2477-5514 · Fax: 0032-2477-5570
sven.glaesker@uzbrussel.be
PD Dr. Klaus-Martin
Kreusel Augenzentrum DRK-Kliniken Westend
Spandauer Damm 130 · 14050 Berlin Tel.: 030-30354505
k.kreusel@drk-kliniken-westend.de
Dr. Christian
Leiber Urologische Universitätsklinik Hugstetter
Straße 55 · 79106 Freiburg Tel.: 0761-2702401 · Fax:
0761-2702878 christian.leiber@uniklinik-freiburg.de
Dr. Christoph Löffler Universitätsklinikum
Freiburg Klinik für Hals-Nasen-Ohrenheilkunde
Killianstraße 5 · 79106 Freiburg Tel.: 0761-27042010 · Fax:
0761-27040750 christoph.loeffler@uniklinik-freiburg.de
Prof. Dr. Dr. Karl-Heinrich Link
Asklepios Paulinen Klinik, Chirurg. Zentrum Geisenheimer Str.
10 · 65197 Wiesbaden Tel.: 0611-8472431 · Fax: 0611-8472459
chirurgie.wiesbaden@asklepios.com
Prof. Dr.
Andreas H. Mahnken Universitätsklinikum Marburg
Klinik für Diagnostische und Interventionelle Radiologie
Baldingerstrasse · 35043 Marburg Tel.: 06421-5866231 · Fax:
06421-5868959 mahnken@med.uni-marburg.de
Prof. Dr. Dr. h.c. mult. Hartmut P.H. Neumann
Universitätsklinik Freiburg Medizinische
Universitätsklinik Hugstetter Straße 55 · 79106 Freiburg
Privat: Sonnhalde 76 · 79104 Freiburg Tel.: 0173-3050398
hartmut.neumann@uniklinik-freiburg.de
PD. Dr.
Frederik Roos Universitätsklinikum Frankfurt
Klinik für Urologie Theodor-Stern-Kai 7 · 60590
Frankfurt/Main Langenbeckstrasse 1 · 55131 Mainz Tel.:
069-63015352 · Fax: 069-63016464 Frederik.Roos@kgu.de
PD Dr. Juri Ruf Universitätsklinikum
Freiburg Klinik für Nuklearmedizin Hugstetter Straße 55 ·
79106 Freiburg Tel.: 0761-27039990 · Fax: 0761-27039300
juri.ruf@uniklinik-freiburg.de
Dr. Maximilian
Frederik Russe Universitätsklinikum Freiburg
Klinik für Radiologie Hugstetter Straße 55 · 79106 Freiburg
Tel.: 0761-27038020 maximilian.russe@uniklinik-freiburg.de
PD Dr. Andrea Schumacher
Dipl.-Psychologin, Psych. Psychotherapeutin Medizinische
Klinik A Universitätsklinikum Münster 48129 Münster
Tel.: 0251-8347601 Andrea.Schumacher@ukmuenster.de
Prof. Dr. Walter Stummer
Universitätsklinikum Münster Klinik für Neurochirurgie
Albert-Schweitzer-Campus A1 48149 Münster Tel.:
0251-8347472 · Fax: 0251-8347479 Walter.Stummer@ukmuenster.de
Prof. Dr. Joachim W. Thüroff
Universitätsmedizin Mannheim Klinik für Urologie
Theodor-Kutzer-Ufer 1-3 · 68167 Mannheim Tel.: 0621-3833398 ·
Fax: 0621-3832184 joachim.thueroff@umm.de
Dr.
Miriam van Buiren Universitätsklinikum Freiburg
Zentrum für Kinder- und Jugendmedizin Mathildenstrasse 1 ·
79106 Freiburg Tel.: 0761-27046140 · Fax: 0761-27046160
miriam.buiren@uniklinik-freiburg.de
Prof. Dr. Dr.
h.c. Martin K. Walz Kliniken Essen-Mitte Klinik
für Chirurgie und Zentrum für Minimal Invasive Chirurgie
Henricistr. 92 · 45136 Essen Tel.: 0201-17426001 · Fax:
0201-17426000 chirurgie@kliniken-essen-mitte.de
Dr. Johannes Weber Kantonsspital St. Gallen
Neuroradiologie und Interventionelle Neuroradiologie
Rorschacher Str. 95 ·CH-9007 St.Gallen Tel.: 0041-71-4942186
Fax: 0041-714942885 johannes.weber@kssg.ch
Dr.
Stefan Zschiedrich Medizinische Klinik Hugstetter
Straße 55 · 79106 Freiburg Tel.: 0761-27034140 · Fax:
0761-27034140 stefan.zschiedrich@uniklinik-freiburg.de
>> Türkce
dilinde hastalik aciklamasi burda indirile bilir <<
VHL hastaligi nedir?
Von Hippel-Lindau hastaligi, bazi ailelerde kusaklar arasinda suregelen irsi bir hastaliktir. Hastalik kendini genelde 20 ile 40 yas arasi gosterir ve ortalama 40.000 kiside bir
gorulur.
VHL belli organlarda,bazen ayni anda tumor veya kist olarak olusur. Bu hastaligi tasiyanlarda,VHL tumoru 14 degisik organlarda gorulebilir.Bu organlar baslica beyincik,omurilik,gozler,bobrekler ve bobrek ustu bezleri olarak sayilabilir. Tabii her VHL hastasinda bu saydigimiz organlarin hepsinde ayni anda veya sirayla hastalik olmayabilir.Bazi hastalarda goz ve bobreklerde,bazilarindada
goz, beyincik veya bobrek ustu bezlerinde çikabiliyor.
VHL hangi organlarimizda olusabilir?
Gozlerde, beyincikte ve omurilikte angiomlar olusabilir. Bunlar genelde kilcal damarlarin surekli buyuyerek olusturduklari iyi huylu tumorlerdir. (damar yumaklari) Ne kadar iyi huylu olsalarda,olustuklari bolge itibariyla saglikli dokulara zarar verebiliyorlar. Mesela gozlerde goruntu kaybi ve goz zari zedelenmesine,beyincikte ise bayilma,dengesizlik ve bas donmesine sebep olabilirler. Omurilikteki angiomlar sinirleri sikistirarak kol ve bacaklarda guç kaybina,
iç kulakta olusabilecek kuçuk tumorlerde denge kaybi ve kulak çinlamasina sebep
olabilirler.
Bobreklerde ise kistler (iyi huylu içi sivi dolu torbaciklar) ve Carniomlar (kotu huylu tumorler) olusabilir. Kistler genelde hastaya her hangi bir sikinti vermezler,buna karsin carciomlar belde agri yapabilirler ve bazende idrarda kan
gorulebilir.
Bobrek ustu bezlerinde olusan kutleler,hastaya kalp çarpmasi,terleme,korku hissi ve basagrisi gibi sikintilar verebilir.
Pankreasin gorevi sindirimi kolaylastiracak sivilari salgilamak ve insilun uretmektir. Pankreasta olusabilecek kistlerden mide agrisi ve diskida renk degisimi
olabilir.
VHL, erkeklerinde yumurtaliklarinda gorulebilir.Genelde hastaya her hangi bir sikinti vermezler.Bazen kutleyi yumurtalarin arka-ust kisminda hissedebilirsiniz. |
|
Tedavi yontemleri.
Gunumuzde tumorler genelde ameliyatla aliniyor.Yalniz gozlerde olusan angiomlar lazerle yakiliyor.ilaçla tedavi su an mumkun degil,gelecekte kafadaki kuçuk tumorlerde lazerle tedavi
olabilecek.
irsilik
VHL hastaligi,uçuncu kromozomda bulunan VHL genindeki eksiklikten/bozukluktan doguyor.Anne ve babanin bu genetik hastaligi çocuklarina
verme yada vermeme orani yuzde ellidir. Tabii bu hastaligi ebeviyenlerinden almayan çocuklarda bu hastalik
gorulmez.
Duzenli olarak arastirilma
Erken teshisi ve tedavisi için,duzenli arastirilmak çok onemlidir.VHL teshisi konan hastalarin senede bir kez arastirilmalari VHL doktorlari tarafindan ongorulmustur.
Doktorlar: |
|
|
|
|
|
Bashekim Dr. Celal yildiz
gungoren dispanseri-Istanbul
Tel.dispanser: 00902125620021
00902125116965
ev: 00902125563655 |
|
Prof. Dr. Mustafa Akinci
Ist.Univ.Tip.Fak.
uroloji bolumu
tel.fak.:00902126351203
ozel :00902125733005 |
Ayrintili bilgi için turkiye@vhl-europa.org
adresine danisabilirsiniz
|